Enteresan bir dialog…
Posted by TamamenAlintidirAmerikalılar ve İspanyollar arasında geçen bir diyalog;
“Aşağıdaki konuşmalar gerçekten olmuş ve Deniz
Navigasyon kanalı 106'dan (Finisterra/Galicia) kaydedilmiş:” (daha fazla...)
Amerikalılar ve İspanyollar arasında geçen bir diyalog;
“Aşağıdaki konuşmalar gerçekten olmuş ve Deniz
Navigasyon kanalı 106'dan (Finisterra/Galicia) kaydedilmiş:” (daha fazla...)
Files under Eğlenceli Yazılar | Yorum yap | Yorum yok »
Herkesin haksız bir şekilde kullandığı bir ifadedir 'Angut'. Biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık edince hemen 'Angut musun?' der günümüzün insanı. Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir sürü insan var ülkemizde.
Özelliği nedir bilir misiniz? Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başucunda bekler.
İşte bu canlının yaptığı en büyük 'Angut'luk budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının
Çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz.
Hani derler ya 'Angut gibi bakmasana' diye... Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine. Bundan sonra bazılarına 'Angut' demeden önce bir kere daha düşünün. Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var,
sende ki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost,
hakikisi belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek,hakiki.
Devam eder durur konuşma.....
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı,
şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı
delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı,
sevdiği dostlarını!!!!
Ne çare,
hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek;
haklıymışsın baba der.
Dost yokmuş bu dünyada
ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der,
benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda
bir kere de git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter,
çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna.
Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler
adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye
dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş'
diye konuşunca,
Babası; 'daha erken,
o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na,
çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat,
hiç çekinmeden ona,
işte o zaman anlaşılacak,
dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana.
Genç adam,
aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır
dostun hakikisini,
babasının dostuna istemeden
basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana,
biz satmayız Sarımsak tarlasını
böyle iki tokada!!!!!
Sevilecek biri olmadığın
zamanlarda bile Seni Sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın
zamanlarda bile Sana Sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda
bile Sana Dayanmalı...
Dost dediğin;fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde
Sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında
seninle dans etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmali;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalıi...
Kalbinin derinliklerindeki
ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan
daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı..
MEVLANA
Can Dündar yine son noktayı koymuş....keyifli okumalar.
Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde...
Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde...
Sarılıp birbirlerine, karanlikta uyumuşlar öylece...
Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş.
Elleri, ayakları belirginleşmiş.
Gözleri çıktıkça meydana,
İkisi de çevrede olup biteni fark etmiş...
Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu...
Sıcak, ıslak, sevgi dolu...
"Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki" demişler "
bize ne mutlu..."
Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler.
Bu karanlık dunyayı ve hayatın kaynağını deşmişler.
Onları besleyip büyüten kordonu fark edince
O kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler.
Sonra başlamış bir varoluş tartışması:
"Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk" diye sormuş ikizler...
"Annemiz" demiş biri, "O bizi var etti, bize can verdi."
"Ne biliyorsun" diye itiraz etmis öteki,
"Sen hiç Anneni gormedin ki...":
"Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inanci bizi rahatlattığı için
uydurduğumuz bir şeydir."
Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler.
Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler.
Artık parmakları ve kulakları varmış kerataların...
Büyüdükçe anlamislar ki, yolun sonu yakın...
Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek;
Karanlok bir yolculuk, onlaro bir başka diyara çekecek.
"- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz" diye fısıldamış ikizlerden biri efkarla...
"- Ben gitmek istemiyorum" diye diretmiş öteki; "doyamadim ki daha hayata..."
"- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki doğumdan sonra hayat vardır."
Sormuş karamsar olan:
"- Bir gün bize hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?"
Şiirle cevaplamış iyimser olan:
"Birçok giden memnun ki yerinden, çok seneler geçti dönen yok
seferinden..."
Ve günlerden bir gün, yer sarsılmış, duvarlar kasılmış.
Dayanilmaz sancılarla ikizler beklenen günün geldiğini anlamış.
Buruşuk kollarıyla birbirlerine son kez sarılıp vedalaşmışlar.
Ve "ömrümüz bitti" diye cığlık cığlığa ağlasmışlar.
Azrail sandıklari bir el kesmis onları hayata bağlayan kordonu,
Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbur hayata cıkmışlar.
Bu bir CAN DÜNDAR Yazısıdır,
İki şey seni "nitelikli insan" yapar:
1.İradeye hâkim olmak
2.Uyumlu olmak
İki şey sana "ekstra değer" katar:
1.Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2.Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey seni geri bırakır:
1.Kararsızlık
2.Cesaretsizlik
İki şey seni kâşif yapar:
1.Nitelikli çevre
2.Biraz delilik
İki şey senin ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1.Baskın yeteneği bulmak
2.Cidden sevdiğin isi yapmak
İki şey başarının sırrıdır:
1.Ustalardan ustalığı öğrenmek
2.Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1.Niyetin saf olması
2.Ruhsal farkındalık
İki şey seni milyonlarca insandan ayırır:
1.Sorunun değil çözümün parçası olmak
2.Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı)bakış açısıyla yaklaşabilmek.
İki şey gelişmeyi engeller:
1.Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat, tefrit)
2.Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir:
1.Tebessüm (gülümseme, sırıtma veya kahkaha değil!)
2.Sukut (susmak)
İki şey "kalitesiz insan"ın özelliğidir:
1.Şikayetçilik
2.Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1.Bakış açısını değiştirmek
2.Karsındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller:
1.Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2.Hak yememek
İki şey seni gözden düşürür:
1.Demagoji (laf kalabalığı)
2.Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
Yayınlayan:
Saygın Balıkel
1. Beynelminel (yer)
2. Berder (yer)
3. Zamana Güzellik Kat (yab)
4. Musallat (yer)
5. Garez (yab)
6. Mukadderat (yer)
7. Aman Kimse Duymasın (yer)
8. Bize de mi numara? (yer)
9. Hop Dedik (yer)
10. Küçük Beyin Kısmeti (yer)
11. Sıralardaki Heyecanlar (yer)
12. Tamam Bilakis (yer)
13. Mürebbiye (yer)
14. Harman Sonu Dönüşü (yer)
15. Destan Destan İçinde (yer)
16. Söz Müdafanındır (yer)
17. Zoraki Kahraman (yer)
18. Zıt Kardeşler Polis Hafiyesi (yer)
19. Hürriyet Uğruna Mukaddes Yalan (yer)
20. Dalevaracılar Kralı (yer)
21. Izdırap Şarkısı (yer)
22. Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi (yer)
23. Sazlı Damın Kahpesi (yer)
24. Düşkünler Yuvası (yer)
25. Daha çekecek miyim? (yer)
26. Kumpanya (yer)
27. Derbeder (yer)
28. Aşk Dediğin Laf Değildir (yer)
29. Tantana Kardeşler (yer)
30. Kuyruklu yıldız altında izdivaç
31. Beyhude gönlüm
32. Panorama
33. Keşişleme
34. Pembe flamingolar
35. Takva
36. Mistik varyasyonlar
37. Çelik manolyalar
38. Erguvani istimbot
39. Garibin feryatları
40. İdefiks ve aristokrat çalgıcılar
41. Müfreze
42. Zebra salonu
43. Kelaynaklar ağladığında
44. Amipin tercihi ölümden yana
45. Kümülatif serzenişler
46. İhtiyaçlar hiyerarşisi
47. Enteresan hiyerarşi
48. Hicran
49. Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni
50. Turkuaz renkli kruvazör
51. Belalı cengaver
52. Muhtıra
53. Prototip timi
54. Kaotik sarmal
55. Tomruk
56. Müşkülpesent
57. Var olmanın dayanılmaz hafifliği
58. Toleranssızlık
59. Leyleğin geciken adımı
60. Puslu manzaralar
61. Uğultulu tepeler
62. Cennetten de garip
63. Katedral
64. Nostaljisi kandilli
65. Huzur karnavalı
66. Burjuvazinin gizli gerçekliği
67. Batı cephesinde yeni bir şey yok
68. Kirli çürük ve adi
69. Kızarmış yeşil domatesler
70. Dördüncü protokol
71. Arzunun o belirsiz nesnesi
72. İnsanoğlunun aya çıkmasından sonraki en önemli ikinci olay
73. İsterik
74. Zırtapoz
75. Üç renk üçlemesi
76. Üvey annem bir uzaylı
77. Balistik
78. Halkımız avanta peşinde
79. İhtiras tramvayı
80. Vahşi orkide
81. Lavanta kokulu kadınlar
82. Zehirli sarmaşık
83. Başka olur ağaların düğünü
84. Bir milyon dolar çaldıktan sonra nasıl mesut yaşanır
85. Tehlikeli aklın itirafları
86. Aşk mabudesi
87. Ateşten kalbe akıldan dumana
88. Rastlantının böylesi
89. Üç ahlaksız teresin gerdekteki pisliği
90. Yumrukların tadını yiyen bilir
91. Otostopçunun galaksi rehberi
92. Tanrının eseri şeytanın parçası
93. Bir ihtimal daha var oda ölmek mi dersin
94. Bir taşra papazının güncesi
95. Bir cenaze levazımatçısının günlüğü
96. Tuhaf frekans
97. Çay ve sempati
98. Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü
99. Ağustosta rapsodi
100. Madem yüzme bilmezsin ne işin var ağaçta
"Bugünü anlayabilmeniz için, yarın da aynısını yaşamanız gerekmez."
"Anlar geçici, anılar kalıcıdır." D.Ferikel