Oca
17th

Çocukluk Oyunlarımız -2

Posted by Ferikel

Çocukluk oyunlarımız konulu yazımız 2. bölümüyle devam ediyor…

 

Bilyeli arabalarımız vardı. Özellikle yaz tatili dönemlerinde en favori oyuncağımızdı bilyeli arabalar ancak yapımı biraz masraflı olduğu için!! her çocuk da bulunmazdı yani günümüzün akülü arabaları gibi… Bilyeli Rulman ve uygun tahtaları bulmak kolay değildi o günün imkanlarında. İlk önce oturağı yapılırdı ve bu oturak uzunca devam eden gövdenin üzerine çakılırdı. Arka bilyeler sabit ayaklara takılmasına rağmen ön ayak sağa ve sola dönüşe imkan vermesi için hareketli yapılırdı. Öndeki bilyaları tutan ağaç çok sağlam olmalıydı tam ortasından tek bir çiviyle gövdeye çakılırdı. Bu ön aksanın kenarlarına ayaklarımızı koyar ve sağa sola dönüş manevralarını daha kolayca yapardık. Bir de çok sağlam bir ip olurdu elimizde bu ipi de yine ayaklarımızı koyduğumuz ön takımlara bağlardık ve yokuş aşağı kayardık. Attığımız taklalar sonrası her tarafımız yara bere olmasına rağmen kırılan bilyeli arabamızı tamir etmek bizim için daha büyük öncelikti :) Ne yazık ki internette resmi olmadığı için sizlere sadece bilyeli rulman resmini sunabiliyorum :(    “Hehh buldum sonunda ekliyorum.”

                                                           

Çivi oyunumuz vardı.  2 veya daha fazla kişinin bir arada oynayabileceği ancak 4 kişiden fazlasının oynadığı oyunlarda sadece kavganın çıktığı çok eğlenceli bir kış oyunuydu. :) 2kişi oynayacaksa V, 3kişi oynayacaksa Y, 4kişi oynayacaksa H harfi yere çizilirdi. Yağmur sonrası nemlenen hatta çamur olan toprak üzerinde oynanırdı. Büyükçe bir çivi veya tornavida yardımıyla oynadığımız bu oyunda amaç rakibimizi doğrular çizerek çevrelemek ve dışarıya çıkartmamaktı tabiki oyunda herkes aynı anda aynı yerde bunu yapmaya çalıştığı için entresan matematiksel hesaplarda yapılırdı. Örümcek ağına benzeyen bir şekil çıkaya başlardı. Çivi oyununda “kıl geçtim oğlum” veya “kıl boğaz yaptım geçinde görelim” cümleleri oyunda söylerken en mutlu olduğunuz, duyduğunuzda en gıcık olduğunuz cümleleriydi… Ne yazık ki bu oyun ile de ilgili resim bulamadım. Yine de aparatıyla yetineceğiz.

Şimdilik bu kadar arkadaşlar, daha bir çok oyun geliyor aklıma ancak burada sizlerle paylaştıklarım bizim çokça oynadığımız oyunlar olduğundan anlatacaklarımı bunlarla noktalamak istiyorum. Ancak sizlerden gelen yoğun okunma sayısını da baktıkça sizlerin de bu oyunlara özlem duyduğunuzu görebiliyorum.

Sizlerden de yorumlarınızla çocukluğunuzda oynadığınız oyunları bizlerle paylaşmanızı rica ediyorum.

Hoşçakalın,

Dursun FERİKEL

Files under Genel Yazılar


One Response to “Çocukluk Oyunlarımız -2”

  1. By Ulviye Yılmaz on May 3, 2008 | Reply

    Ah be Dursunum bu oyunlar benim ne kadar yaşlandıgımı hatırlattı bak şimdi bir çelik çomak oyunu vardı ki gülle atmaca oyunu gibi bir tane uzun bir tane kısa sopadan yapılırdı.sopanın adına eskiden çomak derdik biz kısa sopayı yan koyarsın büyük sopayla hızla vurursun nekadar uzağa atarsan en uzağa atan kazanırdı çok erkek çocuklarını yenmişimdir ben bu oyunda.hiç unutamadıgım birde YAĞ SATARIM BAL SATARIM oyunu vardı gurupla oynanırdı annem okula giderken saçlarımın tam tepesini toplar lastikle var gücüyle sıkar sonra onları tepeme dolar var gücüylede siyah tokayı takardı baktıgın zaman kafam tam tencere kapagı gibi görünürdü.işte bu oyun diz çökerek oynanır bir kişi ebe olur birde mendil vardır o mendili yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım alcagına bulacagına bir kaşık ayran yarın sabah bayram deyip ebe yapmak isteyenin arkasına atardı hep ilk önce bana atarlardı ki benim tencere kapaklı kafamla dalga geçsinler diye çünkü hemen saçımın kapak gibi olan yerinden tutarlar bu gün yemekte ne var diye dalga geçerlerdi annemi bir türlü ikna edemez ağlamalarım hep boşa gider saçlarımı genelde öyle tarardı onun için bu oyunu hiç unutamam…
    Sevgiyle Kalın
    ULVİYE YILMAZ

Yorum Yap